Kendime yazıyorum, aynı zamanda o "sen" için de yazıyorum.
Beijing saatiyle sabah 5'te yazılmıştır, bu içeriği gördüğünüzde muhtemelen sabah 10'dur. Umarım bu nispeten "olumsuz" içerik, mutlu bir gününüzü etkilemez.
Eğer kötü bir etkisi varsa, öncelikle özür dilerim!
On yıldır uyku sorunları yaşıyorum, yaklaşık beş yıldır da sürekli uykusuzluk çekiyorum, bu cümle şimdiye kadar kişisel durumumu en iyi ifade eden cümle, aslında uykusuz değilim, zihnim içsel bir tüketim içinde.
Eğer sık sık bedensel yorgunluk hissettiğiniz halde uykuya dalmakta zorluk çekiyorsanız, bu durum beden ve zihnin ciddi bir tükenme yaşadığını gösterir. Bu durumda, kendinizi uyumaya zorladıkça, aslında daha da uykusuz kalıyorsunuz ve en sonunda aşırı yorgunluktan uyuyamayarak, ruh halinizin çökmesine ve kaygı seviyenizin artmasına neden oluyorsunuz. (Ben bu konuda kaygı ya da ruhsal çöküntü yaşamadım.)
Aslında bu durum pek de nadir değildir; bu tür durumlar, zihnin durmaması nedeniyle değil, gerçekten uykuya dalamamaktan kaynaklanır. Dışarıdan sessiz görünürken, içsel olarak sayısız pencere açılmış gibidir, çeşitli düşünceler "gürültü yapar", dinlenmek istememekle alakalı değildir; gerçekten dinlenememe durumudur ve bunun nedeni de herkesin söylediği gibi telefon değildir. (Ben de böyleyim, bu yüzden melatonin veya alkol kullanarak zihnimi uyuşturmayı seçiyorum, ancak bu aslında beyin için zararlıdır, sakın taklit etmeyin.)
Aslında uyku düzenimizi etkileyen şey telefonlar değil, bilgisayarlar değil, fakat atamadığımız düşünceler. Psikolojide bu duruma "yalancı yorgunluk" denir. Yani, beden kesinlikle yorgun ama zihin yüksek derecede odaklanmış ve uyanık.
Bu durum genellikle kişinin içinde biriken duyguların ifadesiz kalmasından, dışa vurulmamasından veya yanıt alamamasından kaynaklanır; kişi bu duygulara hiç ciddiyetle yaklaşmamıştır. Her gün verimli bir makine gibi çalışmak, sosyal ortamlarda yer almak ve yazı yazmak zorundadır. Her detayı doğru bir şekilde ayarlamayı, her konuda eksiksiz olmayı ve başkalarını mutlu etmeyi düşünür, ancak kendisinin de yorulup yorulmadığını hiç düşünmez.
Yavaş yavaş, biriken kırgınlık, zihinsel yorgunluk ve kendime karşı sert beklentiler, bu bastırılmış duygular aslında uykumu etkileyen "kabus" haline geldi.
Bu kabus, gündüz kendi isteğiyle veya isteksizce bastırılan olumsuz duyguları emecektir, gece geldiğinde bunları serbest bırakır ve beyin tüm gece aktif kalır, bu da uykusuzluğa yol açar. Bu, ruhsal bir zayıflık değil, bir tür "güçlü" dayanıklılıktır.
Aslında uyuyamamak, bedenin sana hatırlatmasıdır; bedenin artık aşırı yüklendiğini gösteriyor. Yatakta çoğu zaman gün içinde olan her şeyi düşünerek mi uzanıyorsun? Yanlış bir şey yapıp yapmadığını, yanlış bir şey söyleyip söylemediğini, arkadaşının söylediklerinin başka bir anlamı olup olmadığını düşünüyor musun? Zihin, olan her şeyi sürekli olarak gösteren bir projektör gibi çalışıyor.
Ve bu projektör sanki bir "çöp geri dönüşüm merkezi" gibi, gün boyunca birikmiş negatif duyguları, hataları, yanlışları, baskıyı, haksız yere alınmışlık hissini, memnuniyetsizliği vb. yansıtıyor; bu, duygusal geviş getirme nedeniyle beynin örtülmesidir.
Psikoloji araştırmaları, bir kişinin uzun süre yüksek stres altında kalması ve etkili bir ifade veya geri bildirim alamaması durumunda, beynin tetikte kalmaya zorlandığını göstermektedir, bu durum derin bir dinlenme gecesi bile istisna değildir.
Uyumuyorum diye değil, içimdeki o kırgınlıkların söyleyecek yeri yok, içimdeki çöplerin boşaltacak yeri yok. Aslında bir gece bile uyuyamayanlar, çok olgun oldukları için, adımlarını durdurmaya cesaret edemiyorlar, çöküşe cesaret edemiyorlar. Hatta ara sıra kendilerini saldıklarında bile gizlice yapmak zorunda kalıyorlar.
Belirgin bir şekilde ertesi gün düşebileceğinden endişeleniyor, ama yine de kendisine sürekli bir süre daha dayanabileceğini söylüyor, kötü bir döngü.
Zamanla, iyi bir uyku çekmek bir lüks haline geldi, aslında bu uykusuzluk değil, dayanamayacak kadar yorgun olmaktır, özellikle zihinsel olarak. Bu tembellik de değil, ruhsal olarak tükenmişliktir (aslında herkesin sıkça duyduğu kalp gücünün tüketilmesidir).
Ne kadar anlayışlıysanız, o kadar bu tür uykusuzluktan etkilenirsiniz, çünkü gündüz tüm enerjinizi başkalarına, işe harcıyorsunuz, sadece gece olduğunda kendinizin bu hala baskı yapan olumsuz duygularla yüzleşmesi için sıranız geliyor.
Geçen yıl bir mistik arkadaşımın bana söylediğini hatırlıyorum, durumuma bakarak 59 yaşının bir dönüm noktası olabileceğini ve bu yaşı geçemeyeceğimi, bunun ana sebebinin ise zihinsel ve bedensel tükenmişlik olduğunu belirtti.
Bu tür iç savaşları ve öz zarar verme durumunu nasıl durduracağımı bilmiyorum, belki hayat ve geçmişim beni durmaya zorlayamıyor, belki de içimdeki inatçılık ve tatminsizlik beni durmaya cesaret edemiyor.
Her ne kadar söylemenin bir faydası olmadığını bilsem de, tüm arkadaşlara tavsiyem, içsel çatışmaları bırakmaları ve hayatın tadını çıkarmaları gerektiği.
Bu süre zarfında bir grup yeni arkadaşla birlikte olmak gerçekten çok keyifliydi, 2025'in ilk yarısındaki en mutlu zamanlarımdan biriydi, ama ne yazık ki bu hafta sona erecek.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Kendime yazıyorum, aynı zamanda o "sen" için de yazıyorum.
Beijing saatiyle sabah 5'te yazılmıştır, bu içeriği gördüğünüzde muhtemelen sabah 10'dur. Umarım bu nispeten "olumsuz" içerik, mutlu bir gününüzü etkilemez.
Eğer kötü bir etkisi varsa, öncelikle özür dilerim!
On yıldır uyku sorunları yaşıyorum, yaklaşık beş yıldır da sürekli uykusuzluk çekiyorum, bu cümle şimdiye kadar kişisel durumumu en iyi ifade eden cümle, aslında uykusuz değilim, zihnim içsel bir tüketim içinde.
Eğer sık sık bedensel yorgunluk hissettiğiniz halde uykuya dalmakta zorluk çekiyorsanız, bu durum beden ve zihnin ciddi bir tükenme yaşadığını gösterir. Bu durumda, kendinizi uyumaya zorladıkça, aslında daha da uykusuz kalıyorsunuz ve en sonunda aşırı yorgunluktan uyuyamayarak, ruh halinizin çökmesine ve kaygı seviyenizin artmasına neden oluyorsunuz. (Ben bu konuda kaygı ya da ruhsal çöküntü yaşamadım.)
Aslında bu durum pek de nadir değildir; bu tür durumlar, zihnin durmaması nedeniyle değil, gerçekten uykuya dalamamaktan kaynaklanır. Dışarıdan sessiz görünürken, içsel olarak sayısız pencere açılmış gibidir, çeşitli düşünceler "gürültü yapar", dinlenmek istememekle alakalı değildir; gerçekten dinlenememe durumudur ve bunun nedeni de herkesin söylediği gibi telefon değildir. (Ben de böyleyim, bu yüzden melatonin veya alkol kullanarak zihnimi uyuşturmayı seçiyorum, ancak bu aslında beyin için zararlıdır, sakın taklit etmeyin.)
Aslında uyku düzenimizi etkileyen şey telefonlar değil, bilgisayarlar değil, fakat atamadığımız düşünceler. Psikolojide bu duruma "yalancı yorgunluk" denir. Yani, beden kesinlikle yorgun ama zihin yüksek derecede odaklanmış ve uyanık.
Bu durum genellikle kişinin içinde biriken duyguların ifadesiz kalmasından, dışa vurulmamasından veya yanıt alamamasından kaynaklanır; kişi bu duygulara hiç ciddiyetle yaklaşmamıştır. Her gün verimli bir makine gibi çalışmak, sosyal ortamlarda yer almak ve yazı yazmak zorundadır. Her detayı doğru bir şekilde ayarlamayı, her konuda eksiksiz olmayı ve başkalarını mutlu etmeyi düşünür, ancak kendisinin de yorulup yorulmadığını hiç düşünmez.
Yavaş yavaş, biriken kırgınlık, zihinsel yorgunluk ve kendime karşı sert beklentiler, bu bastırılmış duygular aslında uykumu etkileyen "kabus" haline geldi.
Bu kabus, gündüz kendi isteğiyle veya isteksizce bastırılan olumsuz duyguları emecektir, gece geldiğinde bunları serbest bırakır ve beyin tüm gece aktif kalır, bu da uykusuzluğa yol açar. Bu, ruhsal bir zayıflık değil, bir tür "güçlü" dayanıklılıktır.
Aslında uyuyamamak, bedenin sana hatırlatmasıdır; bedenin artık aşırı yüklendiğini gösteriyor. Yatakta çoğu zaman gün içinde olan her şeyi düşünerek mi uzanıyorsun? Yanlış bir şey yapıp yapmadığını, yanlış bir şey söyleyip söylemediğini, arkadaşının söylediklerinin başka bir anlamı olup olmadığını düşünüyor musun? Zihin, olan her şeyi sürekli olarak gösteren bir projektör gibi çalışıyor.
Ve bu projektör sanki bir "çöp geri dönüşüm merkezi" gibi, gün boyunca birikmiş negatif duyguları, hataları, yanlışları, baskıyı, haksız yere alınmışlık hissini, memnuniyetsizliği vb. yansıtıyor; bu, duygusal geviş getirme nedeniyle beynin örtülmesidir.
Psikoloji araştırmaları, bir kişinin uzun süre yüksek stres altında kalması ve etkili bir ifade veya geri bildirim alamaması durumunda, beynin tetikte kalmaya zorlandığını göstermektedir, bu durum derin bir dinlenme gecesi bile istisna değildir.
Uyumuyorum diye değil, içimdeki o kırgınlıkların söyleyecek yeri yok, içimdeki çöplerin boşaltacak yeri yok. Aslında bir gece bile uyuyamayanlar, çok olgun oldukları için, adımlarını durdurmaya cesaret edemiyorlar, çöküşe cesaret edemiyorlar. Hatta ara sıra kendilerini saldıklarında bile gizlice yapmak zorunda kalıyorlar.
Belirgin bir şekilde ertesi gün düşebileceğinden endişeleniyor, ama yine de kendisine sürekli bir süre daha dayanabileceğini söylüyor, kötü bir döngü.
Zamanla, iyi bir uyku çekmek bir lüks haline geldi, aslında bu uykusuzluk değil, dayanamayacak kadar yorgun olmaktır, özellikle zihinsel olarak. Bu tembellik de değil, ruhsal olarak tükenmişliktir (aslında herkesin sıkça duyduğu kalp gücünün tüketilmesidir).
Ne kadar anlayışlıysanız, o kadar bu tür uykusuzluktan etkilenirsiniz, çünkü gündüz tüm enerjinizi başkalarına, işe harcıyorsunuz, sadece gece olduğunda kendinizin bu hala baskı yapan olumsuz duygularla yüzleşmesi için sıranız geliyor.
Geçen yıl bir mistik arkadaşımın bana söylediğini hatırlıyorum, durumuma bakarak 59 yaşının bir dönüm noktası olabileceğini ve bu yaşı geçemeyeceğimi, bunun ana sebebinin ise zihinsel ve bedensel tükenmişlik olduğunu belirtti.
Bu tür iç savaşları ve öz zarar verme durumunu nasıl durduracağımı bilmiyorum, belki hayat ve geçmişim beni durmaya zorlayamıyor, belki de içimdeki inatçılık ve tatminsizlik beni durmaya cesaret edemiyor.
Her ne kadar söylemenin bir faydası olmadığını bilsem de, tüm arkadaşlara tavsiyem, içsel çatışmaları bırakmaları ve hayatın tadını çıkarmaları gerektiği.
Bu süre zarfında bir grup yeni arkadaşla birlikte olmak gerçekten çok keyifliydi, 2025'in ilk yarısındaki en mutlu zamanlarımdan biriydi, ama ne yazık ki bu hafta sona erecek.